Bursa, Diyarbakır'a göre daha geri kalmış kent!

Gündem Yayın: 13 Eylül 2019 - Cuma - Güncelleme: 13.09.2019 10:03:44
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
1145 okunma
Google News

Diyarbakır'a bu ikinci gidişim. Tam 9 yıl önce Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Hikmet Şahin'le birlikte danışmanı olarak AK Parti'nin Siyaset Okulu kapsamında gitmiştik.

 

Şimdi de HDP il binası önünde nöbet tutan annelerin eylemine destek vermek için Diyarbakır'da idim.

 

Bu sefer bir önceki gibi öyle Surlar Bölgesi'ni, 4 minareli Ulucamii'ni ve diğer tarihi mekânları çok fazla gezme imkânım olmadı ama genel anlamda gördüklerim bana fazlasıyla fikir verdi.

 

 Havaalanına daha inmeden uçaktan aşağıda ışıl ışıl yanan şehre baktığınızda muhteşem bir görüntü sizi karşılıyor. Sarı ve kırmızı ışıklarla planlı bir şehir görüntüsü batıdaki kentlerden farklı değil. 9 yıl önce de gece gelmiştim, havadan bu kadar etkili bir görüntü yoktu. Şehir küçücük gözüküyordu. Işıklar da cılız. Söndü, sönecek.

 

O dönemde terör denen illet ortalığı kasıp kavuruyordu.

Hatta biz kente gelmeden iki ay kadar önce merkezde dershane önünde düzenlenen saldırıda 6'sı öğrenci 7 kişi hayatını kaybetmişti.

 

                                          /////////                                 /////////                                  //////

 

Havalimanından kente giderken, Bağlar denilen PKK'nın bölgede güçlü olduğu yerleşim yerinden geçerken de açıkçası korkmuştuk. Sol tarafımızda kurtarılmış bölge gibi duruyordu.

 

Önceki gece ise havalimanına indiğimizde sakin ve huzurlu bir kente adım attık. Bağlar semtine yakın yerden değil biraz uzağındaki yeni açılan çevre yolundan geçtik. Yol boyunca sağımda ve solumda gördüğüm modern, planlı bir kent bana 'burası neresi?' dedirtti.

 

Bizim FSM Caddesi'nin iki tarafı yolun sadece bir tarafı durumunda. Elektrik direkleri öyle muazzam dikilmiş ki caddeyi sanki kamelya ağaçları gibi örtüyor. Alt geçitler, kavşaklar inci gibi dizilmiş. Belli ki burada yeni bir kent doğmuş. Binalar ayrık nizam ve hepsi en fazla 7-8 kat halinde.

 

İnanın bizim Bursa'da şu anda en modern yer olarak gösterilen Özlüce dahi burada solda sıfır kalır!

 

                                        ///////                                   ////////                                     ///////

 

Konakladığımız otele gitmeden evvel yol arkadaşlarım Cemile Ayşim ve Elmas Doğanay'la birlikte yemek yiyelim dedik. Taksici bizi Surlar bölgesindeki tarihi ve turistik çarşıya götürdü. Gecenin 22:00'sini geçiyor olmasına rağmen çarşıdaki dükkânların, mağazaların yarısı açık olduğu gibi, cadde de Beyoğlu ve İstiklal Caddesi'nden farksızdı.

 

Kadınlar, kızlar veya kadınlı erkekli genç gruplar caddelerde yürüyor ya da banklarda oturup sohbet ediyorlar. Seyyar satıcılar kendileri için ayrılan yerden milim kıpırdamazken, çocuklar için de yer yer küçük gösteri yapan gruplar dikkat çekiyordu. Ne bir taşkınlık, ne bir sataşma, ne bir kulağı tırmalayan gürültü. Otele dönerken saat 24:00'ü geçiyordu, aynı görüntü eksilmeden devam etti.

 

Restoranlar, lokantalar, dükkânlar, mağazalar bizim Cumhuriyet Caddesi'ndeki gibi belli bir giydirme usulü yenilenmiş. Caddeler tertemiz. Çöp arabaları ve temizlik işçilerini günün hemen hemen belli saatlerinde karınca misali çalışırken görmek mümkün. Konteynerlerden, çöp kovalarından dışarıya taşan hiçbir çöp görmedik.

 

Diyarbakır'ın gündüzü de aynı. Sakin ve huzurlu bir kent. Kavşaklarda, köprü başlarında ve stratejik yerlerde bulunan TOMA'lar, zırhlı polis araçları, otobüsler ve ya polisler sizi rahatsız etmiyor. Kentle artık bütünleşmiş. 9 yıl önce kırsal bir kent vardı. Ardından Kobani olayları ile hendek ve çukurlarla neredeyse PKK'nın özerklik ilan ettiği, Sur başta olmak üzere tüm tarihi mekânların yakılıp yıkıldığı harabe bir kent ortaya çıktı.

 

İnsanların can güvenliğinin olmadığı, çocukları için şehri terk ettiği kokan ve çöplükten geçilmeyen bir kent. Devletin asayişi sağlamasıyla ve belediyenin kayyuma geçmesiyle burası birkaç yıl içinde çağ atladı diyebiliriz. Şimdi cazibe merkezi durumunda, kente turist akın ediyor. Uçaklarda yer bulmak mümkün değil. Ertesi gün çarşıda bir kadınla sohbet etme imkânım oldu. Doğma büyüme Diyarbakırlı. Adı Filiz.

 

Benim gazeteci olduğumu öğrenince dedi ki:

"Lütfen burayı iyi anlatın. Burası TV'lerde öyle döndüre döndüre gösterilen terör sarmalında geri kalmış bir kent değil. Ben bile izlerken 'burası neresi?' diye şaşkına dönüyorum. Bakın gördünüz, tek başınıza rahatlıkla kenti gezip oturabiliyorsunuz. İstanbul'dan, görmedim ama Bursa'dan farkı yok. İnsanımız iyidir, misafirperverdir"

 

Filiz Hanım'a kayyum atamasına bakışını da sordum.

"31 Mart'la yeni kayyum atanmasına kadar geçen sürede kent böyle temiz değildi, çöplerimiz toplanmıyordu, kokuyor ve sinekten geçilmiyordu. Şimdi kayyumla beraber bakın yerde bile çöp bulamazsınız. Buranın halkı seçim olsun yine HDP'ye oy verir ama hizmeti kayyumdan alacağını iyi bilir, o yüzden içten içe kayyum atanmasına sevinir"

 

Tabii bu da farklı bir çelişki!.. Sözün özü son dönemde Diyarbakır için 'Doğunun Paris'i' deniliyor. Hakikaten öyle... Bizim Bursa kentleşme, sosyal yaşam, turizm anlamında çok çok geride. Bir de ekonomik anlamda gerçekten etinden sebzesine, giyim kuşamdan hediyelik eşyasına kadar ucuz bir kent...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.