Cumhurbaşkanı’nın değişimden kastı ne?

Her son yeni bir başlangıçtır.  Pazartesiden itibaren Türkiye’nin tüm il, ilçe ve beldelerinde bir dönem kapanırken, yeni bir yerel yönetim dönemi başlayacak. İki kutuplu yarışta kimler yerini korur, kimler gider, kimler gelir bilemeyiz, onu ancak sandıkta halk belirleyecek.

Ancak şu bir gerçek ki her seçim bir değişim ve yenilenmedir. Yeni kadroların, yeni projelerin yeni politikaların, yeni heyecanların, yeni umutların devreye girmesidir.

İktidarla muhalefet yer değiştirecek yönünde çıkan tüm dedikodulara, manipülasyonlara inanmayın. “her şeye rağmen” pazartesiden sonra kentimizin ve ülkemizin aydınlık geleceği noktasında Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde daha da güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. Çünkü milletimizin sağduyusu yine ağır basacak ve istikrarın bozulmaması için üzerine düşen görevi bir kere daha yerine getirecek.

Evet her şeye rağmen.

O her şey ne mi?

*******                                 ********                          *******

Seçim sürecince söylemedik, konuşmadık, imtina ettik, özellikle Ak Parti sevdalıları etkilenmesin dedik, kaçındık. Seçimden sonra konuşacağız, dedik. Polemiklere çekmek istediler, sustuk.

Sahada halk dert yandı:

“Ben iktidara kırgınım, küsüm dedi.

“Bu bir genel seçim değil, yerel seçim. 9 ay önce biz liderimize ve onun partisine  desteğimizi tam verdik.Şimdi ders vermek istiyorum”.dedi.

Biz de elimizden geldiği kadar yazdık, TV programlarında anlattık, sahada karşılaştığımızda dedik:

“Hayır, ders verme zamanı şimdi değil. Ülkemiz içeriden ve dışarıdan büyük baskı ve tehdit altında. Sınırlarımız yeniden masaya yatırıldı, küresel güçler yeniden iş başında. Birliğimiz, kardeşliğimiz istiklalimiz ve istikbalimize saldırı var. MHP bunu gördü. AK parti ile kol kola girdi ve Cumhur ittifakı adı altında  sizden bir kere daha destek istiyor. Kentlerimizi güçlendirelim ki iktidar güçlü olsun. Aradaki uyumu bozmayalım.”

Cumhurbaşkanı da bu tepkiyi gördü. Düzce’deki mitingde  “haklısın ey halkım” dedi.

“Milletimiz kırgınlığında haklı mıdır? Elbette haklıdır. İnsanın olduğu her yerde hata da eksik de yanlış da olur.Kızgınlık, küskünlük, ders verme hissiyatı başka şeydir, sandıkta milli iradeye sahip çıkmak başka şeydir.”

Hepimiz biliyoruz ki, Cumhurbaşkanı ile halk arasında müthiş bir iletişim ağı var. Cumhurbaşkanı halktan uzaklaşmış olan teşkilatları gördüğü için, Düzce’deki konuşmasında sizi üzen beni de üzmüş olur diyerek müthiş bir  uyarı mesajı gönderdi:

“Hatırlarsanız, 16 Nisan halk oylamasının ardından partimizin genel başkanlığına yeniden geldiğimizde bu amaçla teşkilatlarımızda ve belediyelerimizde epey bir çalışma yürütmüştük. Seçim kampanyası sürecinde gördüğüm kadarıyla bu çalışmayı, önümüzdeki dönemde de devam ettirmemiz gerekiyor."

*******                 ******                        ******

Ne dediği, kimlere söylediği gayet açık.

O yüzden hiç pireye kızıp yorgan yakmaya gerek yok. Küçük hesapları, kırgınlıkları bırakalım ve 31 Mart sabahı sandığa gidelim.

Gidelim ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi;

17 yıl bu ülkeyi tek başına yöneten, her alanda reformları hayata geçiren, demokratik gelişmemize katkı sağlayan ve TC tarihinde hiçbir partiye bu kadar tek başına iktidar olma ömrü verilmeyen iktidar partisinin yeniden toparlanıp güçlenmesi, 2002 ruhuna dönmesi için bir fırsat daha verelim. Verelim ki, 24 Haziran’da başlattığımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kentlerimiz aracılığıyla  yerelden genele doğru güçlendirelim.

Sandığa gidelim ki, yerli ve milli üretim odağı ile yeni bir kalkınma hamlesi başlatan ülkemizin başına çorap örmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim.