Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bizim dünyamızda kardeşlik var, muhabbet var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçiler ile bir araya geldiği iftar programında, "Bu topraklardan darbe çıkmaz, bu topraklardan bereket çıkar." dedi.

Gündem Yayın: 15 Mayıs 2019 - Çarşamba - Güncelleme: 15.05.2019 09:57:12
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
2462 okunma
Google News

Cumhurbaşkanlığı Sergi Salonu'nda çiftçiler ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Bu topraklardan darbe çıkmaz, bu topraklardan bereket çıkar." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sergi Salonu'nda çiftçiler ile iftar programında bir araya geldi.

Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hoşgeldiniz." ifadesini kullandı.

Davetliler aracılığıyla Türkiye'nin dört bir köşesindeki tüm çiftçilere sevgi ve saygı dileklerini ilettiğini söyleyen Erdoğan, "Bu vesileyle Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması, 2023 hedeflerine ulaşması için kışın soğuğuna, yazın kavurucu sıcağına aldırmadan çaba gösteren her bir kardeşime ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.

"Tarladaki bir yıllık hasadını ateşe verme pahasına iradesine sahip çıkan, 15 Temmuz destanının tüm kahramanlarını buradan bir kez daha saygıyla selamlıyorum." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz tarihimizde ak koyun ile kara koyunun belli olduğu, safların netleştiği bir gündür. 15 Temmuz bu ülkede gerçek demokratlar ile demokrasiden geçinenler arasındaki farkın ortaya çıktığı bir test günüdür. Hamdolsun milletimiz bu sınavdan da alnının akıyla çıkmıştır. Çiftçilerimiz, demokrasinin varlık yokluk mücadelesi verdiği o meşum gece, cesaretleriyle mücadeleleriyle gerçekten asil bir duruş sergilediler. Birileri tankları alkışlarken, darbecilerle anlaşıp tankların arasından kaçarken bizim çiftçimiz nasırlı elleriyle o gece tanklara meydan okudu. Birileri üç kuruşluk menfaatleri için ATM'lere koşarken bizim çiftçimiz darbeyi engellemek için meydanlara, kışlalara koştu.

Birileri hainleri meşrulaştırma yarışına girerken bizim çiftçimiz o gece tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi istikbal ve istiklaline sahip çıktı. Darbe girişimini duyunca kendi deyimleriyle 'Ankara'ya saldıran gavura karşı savaşmak' için Toroslar'ın zirvesindeki köyünden kalkıp yola düşen çiftçilerimizin hakkını ödeyemeyiz. Rabbim o gece iradesini Pensilvanya'nın gözü dönmüş militanlarına çiğnetmeyen milletimizden, özellikle de çiftçilerimizden razı olsun."

"Dik durduğunuz sürece ülkenin ufku darbelerle karartılamayacaktır"

Türkiye Cumhurbaşkanı sıfatıyla ve 82 milyonun emanetini sırtında taşıyan bir devlet adamı olarak böyle bir milletin evladı olduğu için daima gurur duyduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"40 sene önce çıktığımız millete ve memlekete hizmet yolculuğumuzda şahsıma sizler gibi yol arkadaşları, sizler gibi kara gün dostları verdiği için Rabbime hamdüsenalar ediyorum. Milletiyle yürüyen, halkıyla sırt sırta veren bir siyasetçiyi Allah'ın izniyle esir alabilecek hiçbir vesayet odağı yoktur. İşte bu salonda olduğu gibi cumhur ile başkanının aynı yöne baktığı, aynı hedefe kilitlendiği bir devletin evvelallah üstesinden gelemeyeceği zorluk, atlatamayacağı hiçbir sıkıntı yoktur. Sizler dik durduğunuz, sağlam durduğunuz sürece bir daha asla bu ülkenin ufku darbelerle karartılamayacaktır. Sizler birlik ve beraberliğinizi yücelttiğiniz müddetçe Türkiye büyümeye, güçlenmeye, bölgesinde ve dünyada itibarını artırmaya devam edecektir. İşte bunun için biz her fırsatta kardeşliğe, dayanışmaya çağırıyoruz."

"Bizim dünyamızda kardeşlik var, muhabbet var"

Bunun için 82 milyonun her bir ferdini kucaklaştırmanın, Türkiye ortak paydasında buluşturmanın mücadelesini verdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Hırsları için Türkiye gemisinin altını oyanlara inat, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun teröre ve şiddete tavır alan tüm vatandaşlarımızı asgari müştereklerde bir araya getirmeye çalışıyoruz. Ataların dediği gibi 'Aynı gökte uçarlar ama karganın dünyası başkadır, şahinin dünyası başkadır'. Bizim dünyamızda kardeşlik var, muhabbet var, insanımızın gönül sarayını mamur etmek var." dedi.

Yanına gelen çiftçi hanımlarla aralarında geçen sohbeti aktaran Erdoğan, "Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Buna inanacağız, inandığımız zaman evvelallah bu yolculuk bereketlenerek devam eder." diye konuştu.

"Bizim dünyamızda hiç kimseyi dış görünüşünden, düşüncesinden veya inancından dolayı ötekileştirmemek var." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz şuna inanacağız, 'Türkiye İttifakı' diyorum, neden? Çünkü yaratılanı Yaradan'dan ötürü seviyoruz da onun için. Bizde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Arnavut, Boşnak, Roman ayrımı olabilir mi? Hayır, bizim dinimizde böyle bir şey yok, bizim inancımızda böyle bir şey yok çünkü biz ezelden ebede yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik, onun için bizde ayrım asla olamaz. Ülkemizi bölmeye çalışıyorlar ama biz bunu böldürtmeyeceğiz. Ben Kürt'ü de seviyorum, Türk'ü de seviyorum, Laz'ı da seviyorum, Çerkez'i de Gürcü'yü de Abaza'yı da Roman'ı da Arnavut'u da 32 değil, dikkat edin 82 milyonu aynı şekilde seviyorum.

Karşımızdakilerin dünyası ise sadece gerilimden, kavgadan... İşte geçenlerde bir tane milletvekili çıkmış, ne diyor? Kazanı kaynatarak darbelere ortam hazırlamaktan bahsediyor. Meclis kürsüsünden yaptıkları kışkırtmalarda da ülkeyi kendi seviyelerine doğru çekmeye çalışıyorlar. Bu topraklardan darbe çıkmaz, bu topraklardan bereket çıkar, bereket. Biz bu kifayetsizlerin sığ dünyalarına hapsolmayacağız. Milli irade düşmanları istemese de demokrasimizin kalitesini, kalibresini yükseltmeyi sürdüreceğiz."

Konuşmasında, Mevlana'nın "Çalılar, otlar çabuk gelişir ama gül bir yılda gelişir." sözünü hatırlatan Erdoğan, çiftçileri güller olarak gördüğünü söyledi.

Bir ağacın kök salması, yetişmesinin de yıllar süreceğine işaret eden Erdoğan, Mersin'in Mut ilçesinde bin 200'ün üzerinde yaşı olan zeytin ağaçları bulunduğunu hatırlattı.

Türkiye'nin ekonomiden eğitime, terörle mücadeleden güvenliğe, sağlıktan tarıma hemen her alanda bugün bulunduğu yere kolay gelmediğine dikkati çeken Erdoğan, son 17 yılda elde edilen tüm başarıların gerisinde çok ciddi emek ve alın teri olduğunu söyledi.

Millete hizmet vasıtası olarak gördükleri siyasetin kendileri için hiçbir zaman "dikensiz bir gül bahçesi" olmadığını dile getiren Erdoğan, başardıkları ve hayata geçirdikleri reformları görünen ve görünmeyen pek çok engellere, engellemelere rağmen gerçekleştirdiklerinin altını çizdi.

Erdoğan, Türkiye'yi hangi alanda ileriye taşımışlarsa bunu da çok çetin mücadeleler neticesinde başardıklarını vurgulayarak şöyle devam etti:

"Demokrasimizi darbe tehditlerine rağmen güçlendirdik. Ekonomimizi çalışmadan zenginleşmeye alışmış bir avuç elitin sabotajlarına rağmen 3 kattan fazla büyüttük. Diplomasimizi, bürokratik oligarşinin engelleme teşebbüslerine rağmen millileştirdik. Savunma sanayimizi bizi kendilerine bağımlı kılan silah tüccarlarına rağmen ilerlettik. Üretimimizi, milletin sırtından geçinmeye alışmış tufeylilere rağmen artırdık. 'Sen doğru olursan, eğri müstahakını bulur' inancıyla doğruluktan, samimiyetten taviz vermeden, gecemizi gündüzümüze kattık. Bu çabalar sonunda hamdolsun son 17 yılda ülkemizi, cumhuriyet tarihimizin en büyük kalkınma hamleleriyle tanıştırdık. Sadece seçkinlere, sadece İstanbul ve Ankara'nın lüks gettolarında yaşayanlara değil, emekçilerimize, emeklilerimize, topraklarımızı alınteriyle bereketlendiren çiftçilerimize hizmet ettik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli gelir arttıkça, 82 milyonun huzur ve refahının artığını, üretim katlandıkça milletin her bir ferdinin gelirinin yükseldiğini belirterek, "Türkiye güçlendikçe gözünü ve gönlünü bize çevirmiş kardeşlerimizin umudu, cesareti, özgüveni de yükseldi. Son 17 yılda ortaya çıkan katma değerden vatandaşlarımızın tamamı hak ettikleri payı aldı." dedi.

"YSK üyelerine 'çete' demek, demokrasiden nasibini almamaktır"

Bugün birilerinin dışarıdan, birilerinin de içeriden Türkiye'ye diz çöktürmek ve kazanımlarını heba etmek için çalışırken milletin her zamanki ferasetiyle bu oyunu da bozacak iradeyi ortaya koyduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Milletimizin söz söylediği en büyük arena sandıklardır. Sandık demokrasinin namusu, milletin onurudur. Biz bugüne kadarki mücadelelerimizin hepsini sandıktan çıkan iradeden aldığımız güçle kazandık. Mesele bu, çok basit... Çaldılar. Hiç kimsenin sandığın mahremiyetine el uzatmasına, tıpkı tek parti döneminde olduğu gibi sandık sonucunu kendi keyfine göre dizayn etmesine izin vermedik, bugün de vermeyeceğiz. Sandığa gölge düşmüşse en doğru yol yeniden milletin hakemliğine başvurmaktır. Hiç kimsenin milletin hakemliğinden kaçmaya, sabah akşam mızıkçılık yapmaya, bu yol açıldığı için karşısındakileri ve yargıyı suçlamaya hakkı yoktur. Hukuka uygun karar aldıkları içi Yüksek Seçim Kurulu üyelerine 'çete' demek, demokrasiden nasibini almamaktır. Türk demokrasisinin tüm kurul, kural ve teamülleriyle işlemesinden kimse korkmamalıdır. İnşallah milletimiz, ülkemiz ve şehirlerimiz için en doğru kararı verecektir. Toprağın canlandığı, işlendiği, ürünlerin boy verdiği şu günlerde seçiminde demokrasimizi bereketlendireceğine inanıyorum." 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.