Cennet Cankılıç : Bursaspor için "güç birliği" vakti!

Rahmetli Hikmet Şahin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir seçilmez, o yıl küme düşen Bursaspor'un da başkanı olmuştu. Kulübe bir yıl başkanlık yaptı.

Kendisini arayarak "Bursa, zaten hizmet anlamında büyükşehirler içinde küme düşen il, bir de buna Bursaspor'u eklediniz" demiş ve üzüntümü ifade etmiştim:

"Durup dururken kendinize küfrettireceksiniz!"

Hiçbir taraftar kusura bakmasın, bu bir gerçek. Kulüp taraftarı maalesef anlık duygu yüküyle nankör oluyor. Memnun etmeniz mümkün değil. Kulüp 10 maç kazanır, başkanı ve futbolcuları ilah gösterilir, 11 ve 12. maçta kaybeder "En büyük başkan bizim başkan" diyen tribünler anında yön değiştirip ıslıklamaya, yuhalamaya ve küfretmeye başlar.

Şahsına küfretse gene iyi, eşine, varsa kızına, anasına, babasına. Yetmedi, senin...... geç.... diye başlayıp biten mezardaki atasına kadar... Erkeklerin bu küfür terörünü tribünlerden kaldırmak amacıyla bir dönem "haydi kadınlar maça" kampanyası başlatılmıştı. Yeterli oldu mu? hayır.

En yakın zamanda yaşadık. Bursaspor küme düştüğü gün, Bursaspor'un başkanı olmadığı halde kendini sorumlu görüp hem belediyeden hem de iş dünyasından destek talebinde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, haksız bir şekilde küfürlerin hedefi olmuştu.

O yüzden rahmetli Hikmet Şahin'e böyle söylemiştim.

Onun da o gün verdiği cevap:

"Biliyorum ama Bursaspor zenci çocuk olarak kucağıma verildi. Kaçacak durumum yoktu" olmuştu.

 Şimdi de küme düşen Bursaspor, zenci çocuk durumunda.

Daha ligin başında, sezon sonunda düşme tehlikesiyle karşı karşıya gelineceğini herkes biliyordu. Milyarlık borcunu, yönetim zafiyetini, zayıf futbolcularını, kötü oyununu bilmeyen yoktu.

Yine de ligde kalsın diye çaba gösterildi ama yetmedi.

Şimdi o zenci çocuk ortada kaldı. Kimse sahiplenmek istemiyor.

Haklılar da...

                          *******                            *******                            ******

Sonuçta bu çocuğun ortada kalacak hali yok.

Bursaspor kentin değeri, markası. Borçlu da olsa ekonomik, sosyal ve siyasal getirisi çok.

Daha önce Hikmet Şahin'in, Faruk Çelik'in ve iş adamlarının yaptığı gibi sorumluluk yine en başta siyasilere düşüyor.

Son Başbakan Yardımcısı, kentin siyasi büyüğü, erki TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu bu işin liderliğini üstlenmeli.

 Toplumda da son dönemde bu sorumluluğa ait birtakım öneriler dillendiriliyor. Ben de katılıyorum.

Denilen o ki:

"Hakan Çavuşoğlu şu anda kentin en dinamiği olarak bir üst kurul oluştursun. Yanına Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ı, milletvekilleri Mustafa Esgin, Refik Özen, Ahmet Kılıç, Atilla Ödünç ve Zafer Işık gibi isimleri alsın. Önce kentin dinamikleriyle beraber istişareler yapsınlar ve toplumu kucaklayan bir yönetim oluşturulsun. Ardından da mali yükünü hafifletme anlamında kurum ve kuruluşlardan destek ile taraftardan bağış olarak bir finans çalışması yürütülsün" vb gibi...

Spordan hiç anlamam. Kulüple de yakından uzaktan ilgim yok. Sadece bu kentin değerlerine sahip çıkma anlamında benimkisi, bir kafa yorma ve öneri. Her zaman da belirtmişimdir. Spora, sanata siyaset karıştırılmasın. Yine aynı fikirdeyim. Lakin siyasetçinin görevi yeri geldiğinde tıkanan yolları açmak olduğu için, Bursaspor'un da önü tıkanmış vaziyette.

O nedenle zenci çocuğu kurtarma görevi bir kere daha burada siyasilerin oluyor. Ben Hakan Çavuşoğlu'nun azmini, çalışma hırsını ve kentin değerlerine sahip çıkma hassasiyetini çok iyi bildiğim için bu görevi başarıyla yerine getireceğine inanıyorum. Oluşturulacak kurula sadece AK Parti'den değil, MHP ve CHP'den de isim alındığı takdirde ve hatta efsane başkan olan Cavit Çağlar ile tanınmış iş adamlarını da kattıklarında tam anlamıyla, siyaset üstü bir çalışma sergilenir ki Bursa'nın bu birlikteliği tüm Türkiye'ye örnek olur!..