Bu siyasi dille bir yere varamayız!
Gördüğüm ve gözlemlediğim şu; insanlarımız, esnafımız, şehirlerdeki küçük işletmelerimiz mutsuz. Salgının getirdiği hastalık korkusu, kısıtlamalar insanların psikolojisini de derinden etkilemiş. Bunun üstüne iş, aş ve yarınlar ne olacak kaygısı da var.

Ülkemizin birçok yerine belli dönemlerde iş seyahatlerine çıkarım. Her gün ise ülkemizin dört bir tarafında esnaflarla telefon trafiğim olur. Bu illerde ve ilçelerde ülkemizin en ücra köşesi Hakkari’nin Yüksekova’sı da var, Şırnak’ın Uludere’si de var Silopi’si de var. Konya’dan,Antalya’yaya oradan Sinop’a, Trabzon’a, Giresun’a, Ordu’ya kadar her yerde.
Denizli’nin merkezinden küçük ilçesi Sarayköy’e, Aksaray’ın Eskil ilçesine kadar.
Ramazan ayından önce yine bazı bölgelere gitmiştim. Ramazan ayı içerisinde salgınında büyük oranda yaygın olmasından ötürü bayram sonrasına ertelediğim seyahatlerim vardı. İlkini geçen hafta gerçekleştirdim.
Yukarda da ifade ettiğim gibi ziyaret olmadan da birçok kişiyle telefonda iletişim kurarız.
Gördüğüm ve gözlemlediğim şu; insanlarımız, esnafımız, şehirlerdeki küçük işletmelerimiz mutsuz. Salgının getirdiği hastalık korkusu, kısıtlamalar insanların psikolojisini de derinden etkilemiş. Bunun üstüne iş, aş ve yarınlar ne olacak kaygısı da var.
Anlayacağınız insanlarımızın psikolojisi iyi değil.
Hal böyle iken başta siyasilerimiz olmak üzere, toplumumuzun önde gelenleri, her gece televizyonlarda boy gösteren akademisyenler,siyasi yorumcular, toplumun kanaat önderleri söylediklerine her zamankinden daha fazla dikkat etmeli diye düşünüyorum. İnsanlar patlamaya hazır bomba gibi dururken ağızdan çıkacak kelimelerin toplumda nasıl bir etki edeceğini iyi hesaplamalılar.
Buna en son örnek olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in nereye varacağını bilmediğini zannetmediğim bir cümleyi sarf etmesinin ardından Rize’ye gitmesi ve orada yaşananlar sorumsuzca hareket olarak görüyorum.